Karnım Tok ,Sırtım Pek

Ara sıra,bazı bazı.Buraları zamanla doldururum ,şimdi ne desem yalan olur

saçlarını rüzgârla besleyen kadına

-zamanın başucunda sallanan çıngıraktır yalnızlık -

1

Mavisine dua ettiğim gökyüzü teslim ederken karanlığa kendini ,
aklımı hayalin tavaf ederdi .

(sana karanlık olan bana aydınlık olur mu ? )

ne zaman elimi uzatıp bulutlarına dokunmak istesem ,
mimiklerimde kıyamet kopardı (ölürdüm)
ölü sözlerimin üstünde akbabalar cirit atardı .

2

Eteğinde umutlarım oynaşırdı ,gözlerimi kapadığımda
cesaretimin dizlerini kırıp oturdurdum ayışığına

(sahi ne çok severdi düz yolda ayaklarımı kırmayı hayat )

biliyor musun ,ne kadar tuzludur gözyaşım ,
yalnızlığın kalbimi söküp leş kargalarına attığında .

3

Razılığımın ağzına vurup hayal düşürürken toprağa ,
bereket olurdu sesin ölü çocukluğuma
kanadındaki yarayı gizleyen martının aymazlığı düşerdi sokağıma

(senin canını acıtan bana umut olur mu ? )

4

Ve , derimi yırtıp kalbime dayanırken saçların ,
sahibinden kemik bekleyen it gibi hırıltım .

(yüzünü göremezsem ölürüm )

5

Ellerini vurunca soğuk gecemin sırtına
geceme irin gibi akardı kimsesizliğim

(seni gözüne deniz kaçsa ben dayanabilir miydim ? )

tüm şiirlerimin başı dik imgesi
öpsem ismindeki tüm harflri doya doya
gülüşünü de sırtlanıp gelir misin bana ?

Gece elbisesini giyip ,
karanlığını savururken yalnızlığımın üstüne .
Ellerimde Şubat'tan kalma bir yüz üşür .
Ve
başıboş korkular sızarken gözkapaklarımın arasından ,
ağzımdan düşen sahipsiz imgeler umut sağar zamandan..
Of! İsminin beş harfine iman ettiğim kadın ,
yokluğunda bütün cehennemlerim buz keser ..

-Oysa tüm sayıklamalarım sana-

Sen;
Hayal evimin kristal yüzlü kadını
Tabanlarımı bir kentin ruhsuz asfaltlarında bilerken ,
göğsüme tüm varlığınla yokluğun düşer -kaybolurum-

Ve ben ;
Ruhumu deşen yalnızlığıma ağıt yakarken sivri dilim ,
umut filikalarımla kıyılarına koşarım ..

-Suskumun sebebi ,Tanrıçam
Sensiz tüm inançların içinde kayboluyorum -görmüyor musun ? -
Başıboş kıymık gibi gir bileğimden içeri ve kalbime saplan !

Gülüşüne kurulu hamakta sallanırken düşüncem
döşüme yaşanmamış ilkokul aşklarının toyluğu düşerdi.
Ve
bulut kokan intihar sevdalısı yağmur taneleri düşerken yerlere
okyanus ellerin ev sahibi olurdu ...
Vaadedilmiş cenneti gören deliler gibi sevinirdi fikrim
(o an lâl olurdum)

-bilir misin ?

Yanan ellerinden biraz umut dilenirken kırık parmağım
ırzı kırık şeytan aklımı çelerdi .
-korkma-
Bana sensiz cennetin kapıları bile dar gelir .

- ve ben bilirim

kalbi isliler kırarken sevdanın kaburgasını
sen ellerindeki yağmurla umudun kökünü sulardın

-kadınım-

sen her zaman
kalbimi yedi katlı gökyüzüne çıkaran

-KAHRAMANIMSIN-












Yalnızlık Tanrı'ya mahsustur ,biliyorum ama yazmalıyım bunları .
Şehirden gidişler vardı bugün ,yüzüne çocukluğum sürülü olan kadın gidiyordu .ben elinden elma şekeri alınmış çocukların köpek fobisini taşıyordum ,korkuyordum sevgilim ,gidiyordun .

Yıldızlıydı gökyüzü ve sisliydi hava ki sen de bilirsin -yıldızlar ,gökyüzünün ergenlik sivilceleridir -.Sivilcelerin üstüne basa basa ,gökyüzünün bir daha suratından asla gitmeyecek izler bıraka bıraka gidiyordun . Tanrı katından melekler kovuluyordu ve Azrail o gün fazla mesai yapıyordu .Yollarda tekerlekler aşk avlıyordu ,ölüm vardı dışarda .Aşkın avlanma mevsimi gelmişti Vera .Karanlık bir ormanın içinden geçerken ağaçlardan uçmak için atlayan melekler vardı bir de ,elleri-yüzleri kanlar içinde .Atlıyorlar ,düşüyorlar ,kanıyorlar ,sonra tekrar ,tekrar ve tekrar .Bir aşk faili meçhul cinayete kurban gittiğinde ,meleklerin kanatları kırılıyordu ,düşüyorlardı ,yağıyorlardı ,ağlıyorlardı .

Televizyonda intihar oranlarının geçen aya göre %10 arttığı gösteriliyordu ,kim korur ki masumları ,melekler düşerken Tanrı'nın 7. katından.
Tabutlara sığmayacak kadar çok ölüm vardı.Aynı anda A'dan B'ye doğru bir otobüs hareket ediyordu ,A içine kapanmış ,T den kendine bir idam sehpası hazırlamanın derdinde.Melekler düşüyordu ,melekler bir bir ölüyorlardı Vera.
Balinalar kıyıya vururyordu ,kelebekler Vera kelebekler onlar düşüyordu ,bir betonun üstüne ,benim üstüme senin de mi üstüne ? Evet ,senin de üstüne .Yıldırımlar paratoneri olmayan bir kalbin üstüne düştü hep ,asla söndürülemeyecek bir organ yangınıydı bu ,içim Vera ,içim çok yanıyordu ...

Azrail'in yapılacaklar listesinde adım büyük harflerle yazılmıştı o gün ve ben tüm sevgimin üzerine kına yaktım ,bu aşkın kurbanı ben olmalıydım .

O gün beni bir tanrı kadar yalnız bıraktın ,Vera .

Şehir geceyi henüz giyinmişti üzerine .Son çocuk da rüya görme umuduyla yatağına girmişti ."Rüyalar " dedi adam ,rüyalar.Bir çocuk saflığında inanılmalı onlara ."İnan " dedi Tanrı ,hiç inanmadığın kadar.İnançsızları da görmüştük halbu ki ,onların kalpleri kömürden nasırlar bağlamıştı .Gece dedim ya ,bir de şehir dedim hani ,kalpleri onlardan da karanlıktı aslında .

Bir de tüm bunların arasında bir kadın vardı,karanlığın ,çocukların ,şehrin ve tüm inançsızların arasında .Kadın ki değeri niceliklere vurulmuş ,nitelikleri kör kuyulara atılmış ,adına "et" denilmişti .Tanrı bile içerlemişti bu duruma ,üzüntüsünü yağmur tanelerine yükleyip insanlığa göndermişti .Ve biz aptaldık ,Tanrı'nın gözyaşlarına "rahmet" diyebilecek kadar .

Kalbiniz kömür olmuşsa şayet bir elmasa dönüşmesi için Tanrı'nın cehenneminde yanmanıza gerek yok ,çünkü yanmak için bir cehennemden fazlası gerek ,kadının kalbi elmas oluyordu ,tüm bu yanış anlarında .

Pezevenkler karanlık ve nemli yerlerde yaşamayı severler ,onların ruhlarının ağırlığı bir hamamböceği ağırlığı kadar ya var ya yoktu .Ama mutluydular piç tohumlar hasat etmekten ve mutluydular kadının ruhunun yavaş yavaş eritilmesinden.

-Tanrım ! Ağlamayı keser misin ? Bak ,senin gözyaşların bile yetmiyor ,tecavüz edilmiş bir şehri temizlemeye .

Sahibi belirsiz spermlerin yarışında bahse girilmiyordu .Ki onlar bile biliyordu birinci gelenin piç olacağını .Adam mutluydu bir gazoz parasına alınan bu andan ,iğrenç vücudundan terler akıyordu ,gülüyordu bir hayvan gibi .Söyle be adam ! Senin hiç mi ruhun olmadı ?

Sabah zor olmuştu o gün kadın için ,evine sarhoş bir kedi gibi girdi yalpalıya yalpalıya .Banyoya girdi ve içtiği tüm katranları kustu ,duş aldı .Ve en güzel rüyasından bir çocuğu uyandırdı ,çocuğa sarıldı . "Oğlum ,okul vakti " dedi .Ağlıyordu ...

O gün kadın hariç herkes mutlu olmuştu .

''öptüğüm noktadan dümdüz gidersem
bir gün öptüğüm noktaya geri gelirim'' dedi kadın
dedi kadın ve ekledi;
''gecenin aortudur erkek kokusu
ve arterlerden sarkan çocuklara dikkat edelim
düşmesinler ''

Bir buruk mevsim sonbahar ,sabah uyanıp ,elimde kahveyle ,pencere kenarında izlerken dışarıyı farkettim.Bir şeyler ölüyordu dışarda ,yapraklar alışık oldukları ,doğdukları dallardan bir bir atıyordu kendilerini boşluğa , her yaprak yere düştüğünde bir solucan yuvasında 7.4 şiddetinde bir sarsıntı oluyordu ,kimbilir ?

Her düşen gibi ,yaprakların da dostu olmuyor,rüz­gâr bir tekme de yapraklara atıyordu. Gurbet yollara düşüyordu artık yapraklar .İlkbahar'da yeşeren bir nesil ,şimdi yollarda ölüyordu .

Sonbahar'ın bir adı da "hazan" dı insanoğlu için ama ya yapraklar ? Onlar için sonbahar hazandan da öte bir şey demekti ,onlar için Sonbahar "hazin" demekti.Bir yapraksanız ve rüzgâr yüzünüze değdiyse pek içacıcı olmuyor sonunuz .

Bazen aklıma dolanıyor ,zihnime çelme takıp yüzüstü düşürüyor ,bu sorular beni .Yaşamın devam etmesi demek bir yerlerde bir şeylerin yokolmasına bağlı ,kim yokoldu da ben oldum mesela ? Ya da ben yokolursam kime yaşam alanı açılmış olacak ? Sorular ,sorular .Tek bir cevap bile veremeyeceğim sorular .Cevapsız kalan her sorumdan nefret ediyorum .

Sizde de oluyor mu ,bilmiyorum . Arasıra öylesine bir varlıkla doluyorum ki ,koşup aynada kendimi görmek istiyorum ,sadece varlığımı farkediyorum .Elim ,yüzüm ve görebildiğim her yerim bana yabancı geliyor .Vücuduma kendi isteğimle hareketler yaptırıyorum ,sadece varolduğumu bilmek için .Buna Zen Budizm felsefesinde "Satori" deniyormuş .Aydınlanma ,varlığın farkına varmak ,gerçekliği anlamak gibi anlamlara geliyor.Ki yaşadığım şeyleri bunların dışında bir kelime ile açıklayamıyorum .

İşte bazen de ,ağaçlardan atlayan toplu intiharlara meyilli yapraklar gibiyim .Tüm varlığımla bir hiç oluyorum ,küçük bir rüzgâr savuruyor beni bilmediğim yerlere ,ölüyorum .

Sevgili blog sakinleri ! diye başlayıp kalitesiz bir yazı yazmak için açmıştım blogumu bugün .Aaa ! Bir de ne göreyim sevgili Kurabie beni mimlemiş .Tabi bundan ötürü evde bir panik havası esti ,siz sevgili blog insanlarının da bildiği gibi "Mimlenmek " kelimesi "işaretlenmek" ,"lekelenmek " gibi anlamlara geliyor .Bu anlamlar esen panik havasının nedenini daha iyi anlatabilmiştir sanıyorum .

Tabi ,acar ve araştırmacı kimliğimle google'un altına üstüne getirdim (külliyen yalan daha ilk sonuçta ulaştım istediğime ) .Meğerse blog ortamında bambaşka anlamlara tekabül ediyormuş bu mimlenme müessesi .Bir nevi sobelenme ,bir oyun efendime söyleyeyim bir kendini tanıtmakmış .

"İnsanın kendini tanıması " zordur derler ,dememişlerse de şimdi uydurdum .Herneyse lafı eveleyip geveleme huyumdan şu an için vazgeçip kendimi tanıtmaya başlıyorum hemen . Umarım şöyle alengirli ,gıllıgışlı ,fürfürüjlü bir yazı olur .

  • Efendim ben 12.12.1986 seri numarasıyla üretilmiş bir insan evladıyım .
  • Ömrümün hiçbir sabahında uykusuna alamamış biriyim . 24 saat uyusam bile mi ? Evet ,24 saat uyusam bile .
  • İzmir-Bornova'da yaşadım/yaşıyorum .İzmir aşığıyım tek kelimeyle .
  • İşletme okudum yıllarca ,bir saniye bile sevmeden hem de .Benim olayım başka be hacı !
  • Doğum tarihinden mütevellit yay burcu olduğumu şappadanak anlamışsınızdır zaten .
  • Optimist bir kişiyim .Yani o derece optimist ki "yarın kıyamet kopacak " deseler ,ben de onlara derdim ki "sorun değil teknik bir arızadan dolayı ertelenebilir " .Bu derece lanet olsun .
  • kendi çapımda programlamaflash ve web tasarımı ile uğraşıyorum .Kendi çapım dediğime bakmayın aslında yarıçap bile değil .
  • Ney üflüyorum kendime ,günün stres ,sıkınıtı ve bilimum tatsızlıklarından kurtulmak için .
  • Okumayı seviyorum daha doğrusu sevmekten ziyade ihtiyaç ya da karşı koyamadığım bir şey .Plakaları ,tabelaları ,kartvizitleri üstünde harf ve yazı olan her şeyi okuyabilirim .
  • Şiir ve denemeler yazıyorum .Haa şimdi siz diyebilirsiniz "Epiktetos,yazıyorsun ama bir de blogun haline bak " .Ben de size derim ki o zaman "Yazdıklarımı bana mail yoluyla gönderip okusana bunu çok güzel yazmışlar diye gönderiyorlar " .Bundan ötürü biraz korkutuyor bu araklama olayları beni .
  • Kahve bağımlısıyım .Amaerikan filmlerindeki gibi bir terapiye katılıp " Hi ! My name is Epiktetos .I am coffee addict " diye haykırmak istiyorum .
  • Alsancak'ı sevememe rağmen Küçükpark'ı da bir o kadar seviyorum .Daha samimi geliyor bana .
  • Dahi anlamındaki 'de' nin ayrı yazılmaması Kurabie gibi beni de sinir ediyor . Hatta konuşurken bile ayırmaya çabalıyorum . Ama sevenlerin ayrılmasına tahammül edemiyorum .
  • Sigara ve alkol insani ölçülerde kullanıyorum .Abartmadan tadında .
  • Sakin bir insanım ,kolay kolay sinirlenmem .Sinirlenince de hemen geçip gidiyor zaten .
  • Galatasaray taraftarıyım ama sadece taraftar .Futbol sevmiyorum .Hani "biri hangi takımlısın" diye sorarsa ,sorusu havada kalmasın o yüzden .
  • Televizyon izlemeyi uzun süre önce bıraktım ,telefon da kullanmıyorum ve facebook'um da yok . Evet bunların hepsini hayatımdan çıkarmış durumdayım .
  • "Ne tür müzik dinliyorsun ? " sorusuna yıllardır içten içe kin besledim .Ama tarz olarak grunge dinliyorum diyebilirim size.
  • Heroes hastasıyım (izlemelere doyamam bebeeiimm ).
  • Şimdilik bu kadar ,kendimi tanıdıkca eklerim buraya .

Kalın sağlıcakla .

Hakkımda



Gökyüzünde bir yıldızdım ,son dilek tutulmadan biraz önce.

İzleyiciler

(B)esin Kaynağı